Yönetmen: Lütfi Akad
Oyuncular: Türkan Şoray , İzzet Günay , Ayfer Feray
Tabii ki öyle yapacaktım; yine, yeni, yeniden izleyip paylaşmam gerekiyordu. Çünkü yeni kalsın yeniler ama eski dosttan düşman mı olurmuş hiç, seviyoruz.
Siyah beyaz bir hayal dünyası sunacak taa 1968'lerden gelen filmimiz. Madem Türk sinemasının 100. yılını kutluyoruz biraz da eskilere gitmek icap etti.
Okuduğum derginin Kasım sayısını açınca ne zamandır izlemediğimi fark ettim. Özlemişim tabii ki Sabiha dedim "gel seninle bir daha ağlayalım yaşanmışlara, yaşanmamışlara bir de hiç yaşanmayacaklara..."
O zamanki, hikayelerin samimiyetiyle izliyorum tabii, şimdiki aklı fikri duyguları bir kenara bırakacak kadar serbest olmak gerekiyor. Çünkü Sabiha ya ancak o şekilde ulaşabiliyorsunuz.
Kocamustafapaşa'da manavı olan; evli ve iki çocuklu Halil, bir gece arkadaşlarına uyarak hiç adeti olmayan gazinoya gider. Birden karşısına Sabiha çıkar. O an o kadar güzel ki, şimdi izlediğimiz hiçbir teknoloji o anın ateşini hissettirmiyor. Ses kesiliyor bir müddet sonra Sabiha'nın "Bir sigara içebilir miyim?" diyen sesi bölüyor sükunu, o kırılma anına tanık oluyorsunuz. Sabiha gazinoda konsomatrislik yapıyor. Ama Halil İstanbul'un ağır beyefendilerinden. Elinde olmaksızın kendini hep orada buluyor, aksi gibi Sabiha da kendini hep Halil'de...
Sabiha'nın sadece barınaktı burası dediği evi yuvaya çeviriyor Halil; bugüne kadar onun görmediği sahiplenmeyle, aşkla ve iyi niyetle.
Her şey Sabiha Halil'in evli olduğunu öğrenecesiye kadar devam ediyor. Nasıl olsa gidecek evini özler diyor Sabiha. Önceleri Halil'e dokunan elini sımsıkı yumruk yapıp basıyor göğsüne. O istemesin beni diyor, dimdik.
***
-Her birimiz yolumuza gitsek.
-Yolumuz?
-Öyle.
-Birleşti biliyorum.
-Birleşecek gibi değil, benim yolum başka. Seni tanıdıktan sonra anladım; senlen beraber olduktan sonra, sevgi de yetmiyormuş çok eskiden rastlaşacaktık .
***
Sabiha*
- Evli miymiş sorsana?
- Soramam.
- Neden?
- Ya evet derse.
Halil*
- Başka biri mi var, dostu; oynaşı mı var, biri mi çıktı ortaya?
- Bilmem kendisine sor.
- Sormam.
- Neden?
- Evet derse.
Böyle işte. Böyle aynı.
***
Önce Sabiha için başkasını bıçaklıyor Halil, içeri giriyor. Sabiha yollarını gözlese de belli etmiyor yanına bile gitmiyor belki vazgeçer diye. Halil hapisten çıkınca ilk Sabiha'ya gidiyor. Onu çalışırken bulunca bir bıçak darbesini de Sabiha'ya tattırıyor. Ama bir kere daha yıkıyor Sabiha, Hayır diyor ben kazayla yaptım o yapmadı.
Halil de bizim gibi diyor: Asıl şimdi beni yıktı.
Çünkü yine daha güçlü olduğunu kanıtlıyor Sabiha. Hastahaneye gidiyor, çıkınca peşinden gidiyor ama ... onun dediği gibi oluyor.
Eğer olması gerektiği halde olmuyorsa "Daha önceden rastlaşmak gerekiyor" sonradan hissedilenlerin kader üzerinde bir yaptırımı yok. Ama kader var.
Bir de; film boyunca Sabiha'yı kişilik olarak hiç küçümsemiyorlar, inanır mısınız? Her şeye rağmen dimdik duruyor Sabiha. Seviyorum diye ölmüyor; seviyorum ama vazgeçebilirim diye diye ölüyor.
"Ne demekse o demek" tadında izleyiniz.
0 Comments