Bize Scarlet'in yüzünde kusurlar olabileceğini göstermek için yakın çekim çekip; Girls'teki Adam'ın iyi biri olabileceğine bizi inandırmak istemişsin ama yemeyiz. (çoktan yedi)
Şimdiki hikayede ise sizi hiç yormadan zaten biten bir ilişkiden başlıyor. Bazı filmler sadece romantik değildir; bitirdiğinize boşanmış gibi hissederseniz, mesela bu film. Noah Boumbach ilişkileri; dürüstlükten ayırmadan ve satır aralarını da işleyerek bizlere muhteşem bir hikaye sunuyor. Bu kadar ödül adaylığına şaşmamak gerekiyor. Bir hikayeyi size yaşarmışçasına izletiyor. Ortağı olmadığınız hislerin içine buluyorsunuz kendinizi.
Bazı şeyler yalnızca olur. Ne haddinden fazla hızlandırmak ne de slow motion ilerlemek imkansızdır. Charlie ve Nicole tüm klasik hikayelerin aksine bizlere kendi duygularını "sözde" geçirmeden, dağılan bir hayata, evliliklerine dahil ediyorlar. Ama emin olun geçiyor.
Birini çok sevdiğinde onun sevdiği gibi olmayı, ona mutlu olduğu hayatı yaşatmayı kendine gizlice ant içmiş gibi uyguluyor insanlar, değil mi? Öyle. Çok ufak bir olasılıkla mantık hatası yok mu sizce de? Var.
Kalbiniz kırıkken ve karşınızdakiyle paylaşacaklarınız henüz bitmeden biten ilişkiler yitip giden herkes veya her şeyden fazla can acıtır. Çok seven tarafın daha düşmanca yaklaşması az seven tarafın ise merhametli ve anlayışlı olmasının sebebi budur belki. Yarım kalmışlık...
Verilen tüm sözler, güzel gözler, aşk dolu sözcükler, ve diğer her şey bir çocuğun küçük kurbağalı çantasına sığabilir. Birileri ebeveynliğimizi, nasıl bir eş olduğumuzu yani insanlığımızı ve adanmışlığımızı sorguladığında parçalanmamız normal. Ama hayat işte. Bir yerde mutlu olmuyor ve mutlu edilmiyorsanız orayı terk edin. Bazen severken de gidilir. Hatta yapacak en iyi şey budur.
Bizi okurken bu harika liste eşlik edecek, tık tık
Sevdiğiniz kimseler için vazgeçilmez hayatınıza kadeh kaldırark seyrediniz.
Hayatımıza netflix girdi gireli başka platformlardan film izlemeyi unuttum. Eskaza sinemaya yetişemezsem bir daha açıp da izleyemiyorum. Bu platformun hayatımıza yapmış oldu gizli baskıyı görüyorum ve şimdilik kabullendim.
***Şimdilik reklam değildir.***
Ricky Gervais'i aşırı başrolde gördüğümüz bir film izliyoruz 100 dakika boyunca. Yazanı, yöneteni ve başrolü olan Gervais'e bol alkış rica ediyorum. Kendi sistematik eleştirisini sunan ama aynı zamanda boş bir ön fikirle izlediğinizde ee noldu eninde sonunda kurala bağladın ve elde bir şey kalmadı teması akıllarda belirebilir. Hayat tamamen dürüstlükle idare edilebilir mi yoksa ufak tefek yalanlar mı hayatı bize yaşanabilir kılar sorunsalını düşünmenizi rica ediyor kendisi. Jennifer Garner'ın nahif ve duru güzelliğine de yakından bakıyoruz, bu çok iyi.
İnsanlık tarihi başlangıcından itibaren yalanın icadına zaman zaman aşk duyup zaman zaman da lanetler yağdırıyoruz. Çünkü insan olmak bunu gerektirir; bir şeyin varlığından asla kesin olarak mutlu olup nefret edemeyiz.
İnsanların size kesinlikle inanacağını ve sizi asla sorgulamayacağını bildiğinizde ne kadar ileri gidersiniz?
Derinlemesine düşündüğünüzde otokontrolü sağlayamacağınız bir " güç" gibidir bu. Yalanlarımızla insaları manipüle etmek şöyle bir yana dursun; doğruluğundan emin olmadığımız görüşlerimizi, tespitlerimizi ve bilgilerimizi de başkalarının üzerinde etki sağlayacağını düşünürsek harika olay.
IMDb'deki 6,4'ü bıraktığı yüzesellikle hak ediyor aslında ama izlemeden de geçemeyeceğiniz sakin ve komedisel film.
Bizler için sıfır sıkıntı yaratan yalanlardan bir demetçe izleyiniz.
Merly Streep... Senin yaşlanmış olman, kırışıklıkların ve beni fazla abartıyorsunuz demen... bunların hiçbiri adil değil.
Ve Gary Olman, öldün mü? Everyyyoneeee bağırtın hala kulaklarımdayken beyaz saçlarına bakamıyorum, seni özleyeceğiz.
Burada çoğumuzun belki bilmediği belki duyduğu ama ilgilenmediği meşhur "panama papers" izliyoruz. Netflix için güzel bir proje, filmin sonu ise... neyse söylemeyeyim :)
Filmi izlerken birçok ekonomi/borsa terimlerini öğrenebilirsiniz hem de hiç sıkılmaksızın. Offshore hesaplar, para aklama, kabuk şirketler bla bla bla...
Filme adapte olmanız belki bir tık zaman alabilir ama yüzeysel bilgileri içeren bir ders kitabı gibi.
Bunca adaletsizliğin içinde hayatlarımız hiç bilmediğimiz hayatlarla ne kadar benzer. Kaybınız ne kadar kişisel olursa olsun başkaları için yaşamak suç olmalı diye düşünüyorum. Akabinde önünüzdeki bir kapı kapanırken açılan kapının saraya açıldığını göremiyorsunuz. Saray da bir nevi güzelleme dolayısıyla. Yoksa tabii ki mermerler umurumuzda değil; sadece dışarı baktığımızda Joe'yu görmek istiyoruz.
İçinizi kemiren şey sizi günlerce hatta belki de aylarca yedirmez, içirmez, güldürmez kimi zaman. Bütün dünya size karşı gelmiş de kollarınızda mecal kalmamış gibi hissedersiniz.
Yumuşak huylu olanlar ne zaman yer yüzünün güzelliklerini görecekler?
En başta söylediğimiz gibi bu kadar adaletsiz bir yaşam formunda kimsenin kazandığı yok.
"Mahremiyet çiş yaparken banyo kapısını kilitlemektir. Gizlilik ise kapı kilitleme sebebinizin insanların normalde banyoda yapmadığı bir şey yapmanız olmasıdır."
Sonunda iyiler mutlaka kazanır mottosuna çok da bel bağlamadan izleyiniz.
Ecem ve ben hala dram filmleri kraliçesi olamadık.
Ecem,
Öğretmen olarak atanmayı beklerken orta yerimden bölündüm. Bir yarım turizme can veriyor diğer yarım yaşadığım duyguları filmlere alet ederek bu blogda dile geliyor.
İsminin birincisi Filmisyen'in sonsuz konfor sağladığı misafirlikteyim ^^
Ben,
Lojistisyen olarak çıktığım bu yolda ne olacağıma karar vermeye çalışmayarak savruluyorum. Burada da hayatıma dokunmuş filmler hakkında konuşuyorum.