Ted Danson'a ve yarattığı tüm mimarilere bayılıyorum ;) Göz kırpışlarım goes toooo "The Good Place"
Aaa bu film de neymiş diyerek 3.kez izlediğim filmi sanırım artık satırlara dökmek ve işaretlere inanmak için harika günler geçiriyorum. Şaşılacak bir romantik-fantastik hikaye. Böyle bir etiket var mı bilmiyorum.
Hayatınızı düzeltmek, ilişkinizi kurtarmak, evliliğinize yeni bir soluk getirmek istediğinizde kendinizi bir simülasyonun içinde gibi hissedebilirsiniz. Tabii ilk fark eden kazanır diye bir kural koymamışlar ne yazık ki! Yıllar öncesine bile dönseniz biri bir yerlerden çıkıp "hadi ama hissettiğin bu mu yani" diyerek uyandırabilir. Çünkü gerçek bu. Hayat devam ediyor ve siz zincirden koptunuz diye işleyiş bitmiyor. Harika bir yaratılmışlık var. Her şey değişmeye yeni bir boyut kazanmaya devam ediyor. Tıpkı ilişkiler gibi. Bu dünyadaki bütün ilişkiler bitebilir. Evrenin dönüş mekanizması öküzün üzerinde değil de bunun üzerinde olabilir.
Sonuç olarak beğendiğimiz/alıştığımız bedenlerin sadece içi değiştiğinde hoşumuza gitmeye başlayabilir. Çünkü "insanlar değişir; hisler değişir". Nerede kalıyorsanız kalın, kimi seçiyorsanız seçin kalbiniz nerede "huzur" denen anlamsız duyguyu buluyorsa oraya aitsinizdir. Yadırganmayacak kadar iyi bir tespit.
Belki de bir başka bedende bulacağınız muazzam aşklar için izleyiniz.
Hayatımıza netflix girdi gireli başka platformlardan film izlemeyi unuttum. Eskaza sinemaya yetişemezsem bir daha açıp da izleyemiyorum. Bu platformun hayatımıza yapmış oldu gizli baskıyı görüyorum ve şimdilik kabullendim.
***Şimdilik reklam değildir.***
Ricky Gervais'i aşırı başrolde gördüğümüz bir film izliyoruz 100 dakika boyunca. Yazanı, yöneteni ve başrolü olan Gervais'e bol alkış rica ediyorum. Kendi sistematik eleştirisini sunan ama aynı zamanda boş bir ön fikirle izlediğinizde ee noldu eninde sonunda kurala bağladın ve elde bir şey kalmadı teması akıllarda belirebilir. Hayat tamamen dürüstlükle idare edilebilir mi yoksa ufak tefek yalanlar mı hayatı bize yaşanabilir kılar sorunsalını düşünmenizi rica ediyor kendisi. Jennifer Garner'ın nahif ve duru güzelliğine de yakından bakıyoruz, bu çok iyi.
İnsanlık tarihi başlangıcından itibaren yalanın icadına zaman zaman aşk duyup zaman zaman da lanetler yağdırıyoruz. Çünkü insan olmak bunu gerektirir; bir şeyin varlığından asla kesin olarak mutlu olup nefret edemeyiz.
İnsanların size kesinlikle inanacağını ve sizi asla sorgulamayacağını bildiğinizde ne kadar ileri gidersiniz?
Derinlemesine düşündüğünüzde otokontrolü sağlayamacağınız bir " güç" gibidir bu. Yalanlarımızla insaları manipüle etmek şöyle bir yana dursun; doğruluğundan emin olmadığımız görüşlerimizi, tespitlerimizi ve bilgilerimizi de başkalarının üzerinde etki sağlayacağını düşünürsek harika olay.
IMDb'deki 6,4'ü bıraktığı yüzesellikle hak ediyor aslında ama izlemeden de geçemeyeceğiniz sakin ve komedisel film.
Bizler için sıfır sıkıntı yaratan yalanlardan bir demetçe izleyiniz.
Ecem ve ben hala dram filmleri kraliçesi olamadık.
Ecem,
Öğretmen olarak atanmayı beklerken orta yerimden bölündüm. Bir yarım turizme can veriyor diğer yarım yaşadığım duyguları filmlere alet ederek bu blogda dile geliyor.
İsminin birincisi Filmisyen'in sonsuz konfor sağladığı misafirlikteyim ^^
Ben,
Lojistisyen olarak çıktığım bu yolda ne olacağıma karar vermeye çalışmayarak savruluyorum. Burada da hayatıma dokunmuş filmler hakkında konuşuyorum.