Tür: Dram, Gizem, Gerilim
IMDB: 7.1/10
Yönetmen/ Senaryo: Christoforos Papakaliatis
Oyuncular: Christoforos Papakaliatis, Maria Kalogirou, Maro Kontou
Eminim çoğu kişi beynini sırf "Acaba şöyle olsa daha mı iyiyidi?"
"Hiç tanışmasaydık böyle mi olurdu?" "O gün şu olsa nasıl olurdu?" vb şeylerle yoruyordur.
Pişmansanız ya da mutsuzsanız olur, bilirim. Savunma mekanizmaları böyle durumlarda diğer günlerden daha fazla çalışır. Kendinize yeni hikayeler ararsınız ki final mutlu sonla bitsin.. Çünkü aksi bir duruma tahammülümüz yok; hikayeler hep mutlu bitmeli.
Bu film de işte size bunu gösteriyor. Christian ve Dimitris bizlerin düşüncede bıraktığı bu ihtimalleri birebir yaşıyorlar.
Ne mi oluyor?
Kaderden kaçamıyorsunuz; karşı koyamıyorsunuz. O, olacaksa oluyor ve siz, yaşayacaksanız yaşıyorsunuz.
Ya bir savaşın ortasında gözleriniz toz pembe görüyor ya da toz pembe bir hayattan savaşın ortasına atıyorsunuz kendinizi ki bu sizin seçiminiz.
Dönem olarak yakın zamanda bizim de tanık olduğumuz Yunanistan büyük kriz dönemi seçilmiş. Çünkü yaşanan bazı olaylarda bu ekonomik tufanın payını da yok değil. Fakat çok belirgin işlendiğini söylemek çok da mümkün değil. Sizi kriz konusuyla boğmayacak hatta şöylece bir duyup geçeceksiniz belki. Bu konu üzerine yürütülmüş fakat sizden asıl beklediği kaderi sorgulamanız, kadere nasıl inandığınız..
"İlişkiler cesaret ister" diyor ki en çok desteklediğim cümleydi bu.
Aynı anda dört kişilik düşüneceksiniz hazır olun. Kurtarmak istediğiniz ya da başlamak istediğiniz ilişkileriniz var. Ve bunlar zamanında olmalı aksi takdirde zaman elinizden her şeyinizi alıyor.
İyi seyirler.
Yazar: Ecem Akanur
2012, François Ozon; gerilim-gizem filmi..
Fransız filmlerini bir başka sevdim. 'Başka bir yakınlık' bu. Bir de şu gizem türü filmler, beni etkiliyor.
Sanırım filmin daha başında, olayın geçmiş olduğu yerin adı beni cezbetti. Gustave Flaubert Lisesi; yani Madam Bovary'nin yazarının adı. Bu eseri seven biri olarak tebessüm ettirici bir kareydi.
Germain bu lisenin Fransızca öğretmeni; kendisi birçok kez yazmayı denemiş ancak başarısız olmuş. Claude ise onun 16 yaşındaki öğrencisi ve yazmaya çok meraklı; yetenekli. Her şey Cloude'un sınıf arkadaşı olan Ralph Bafa'nın evine; ona matematik çalıştırmak için misafir olmasıyla başlayacak. Cloude başka hayatları seviyor; içlerinde olmayı da. Ve bu misafirliklerini Germain'ın ona verdiği kompozisyon ödevlerinde anlatmayı tercih ediyor. Bu normal geliyorsa bile tek farkı 'Devamı Gelecek. .' yazı dizisi olarak yapıyor bunu.
Germain ise bu yeteneği farkediyor ve öğrencisini yazmaya cesaretlendirmekten fazlasını yapıyor; sınırlarını aşıyorlar ve bu başlarına iş açıyor açıkçası. Yazıların lezzeti Germain'e yaptıklarını farkettirmiyor, yapılanları; işin boyutlarının nereye ulaştığını görmüyor zira.
Gerçekle hayal arasında sıkışıyorsunuz izlerken. Sizi içine katıyor ve birileri yanlış yaptıkça geriliyorsunuz; kendiniz sürekli kafanızda senaryo yazıyorsunuz. Bir Cloude oluyorsunuz bir Germain. Bazen Bafalar'a gidip Ester'i konuşturuyorsunuz. Ya da bazen bunları tam yapmıyorsunuz çünkü Germain olur olmadık bir anda dalıp uyarıyor sizi ve her şeyi baştan düşünüyorsunuz. Öyle olaylar zincirinin ortasına düşüyorsunuz ki siz gerilmekten fenalık geçirirken bir de bakıyorsunuz kimse Cloude'un gürültüsünü duymuyor.
Ve dile getirilemeyen nicesi...
Tam anlamıyla çok lezzetli bir filmdi benim açımdan. Başkalarının hayatları üzerine oturtulmuş etkili filmlerden biri.
Bu o filmlerden; hani birçok farklı finalle kapatabildiğiniz belki..
Bir bakın bakalım siz nasıl bitireceksiniz. Parçaları birleştirerek mi; ayırarak mı?
Ve:
-Matematik hayal kırıklığına uğratmıyor.
Bu doğru.
Yazar: Ecem Akanur