Daydream Nation, 2010

Tür: Dram, Romantik
Yönetmen: Michael Goldbach,
IMDb: 6,5

Kadınlar tarafı olarak, sevdiklerimizle farklı yollara saptığımızda ya da kırgınlıklarımızı içimizde yaşadıkça kendimize fiziksel değişiklikler yaşatmıyor muyuz? Saç boyamak, kestirmek; kilo alıp vermek gibi... Yanlış anlaşılmasın bunun üzerine bir hikaye yok burada. Ama trajikomik bir şekilde biraz tersi olabilir. 


İnsanın ben kendim gibiyim demek için illa isyan etmesi gerekmiyor tabii ki ve Caroline'de biraz eğreti duruyor sanırım, sevimsiz kız. 
Edepsizliği ise; bu sevimsiz tavırları, gittiği kasabanın sakinlerine bulaşınca tamamen baş gösteriyor. Kendi olacak diye iki hayatı birden yıkıma uğratması biraz hazmedilmeyici bir durum, haksızlık tam olarak. Gelgelelim yakışıklı öğretmenim gerçekten çok iyi, tabii ki yaptıklarından sonra ve aşkından ölmeden önceki haline kadar. 

 -Yanlış değil, kendimden parça bulmazsam ölürdüm.-

Kızımız bütün kurallara, olurlara karşı olmayı hayat mottosu haline getirmiş.Ve tabii ki duygusuzluğu da... Hayatına soktuğu erkeklere karşı doyumsuzluğu, umursamazlığı onu vazgeçilmez kılan bir özellik sanıyorum. Kendiniz gibi yaşayın, demenin eğreti bir vücut bulmuş hali. 

-Bana göre-


Kendini ötekileştiren kaybeder mantığıyla izliyoruz biraz sanırım ya da bende durum buydu. Aslında yönetmenimizin istediği biraz da diğer taraftan bakabilmek, kendinizi hiç başkasının yerine koymuyorsunuz, diyor. Tuhaf olaylar da yok değil film boyunca, biraz kurcalayınız. Gerçekten hayaller aleminde hikaye. Filmde arka planda uyuşturucu, katiller ve baskıcı bir toplum yatıyor fakat merkezde buraya yeni yerleşen özgür ruhlu bir kız, Caroline, var. 

Caroline de yer yer "Hayatımın ana karakteri benim, başkası değil" diyecek.
Son sahne her şeyi özetleyen ve Caroline'in sözlerinin derin anlam kazandığı bir anı olacak. 


Sevgiyle,

0 Comments